45.BÖLÜM

FİNAL

Ayşen bu sabah Haluk’u arayıp, görüşmek istediğini söyleyip onu kahvaltıya davet etti.

Haluk, giydiği kadife pantolunun üzerine çektiği yelek, gömlek ve şapka ile oldukça entellektüel görünüyordu. Ayşen’in en sevdiği parfümü de sıktıktan sonra, evden çıktı.

Ayşen, aynanın karşısına geçip, küt ve dalgalı saçının tek tarafını tokayla geri aldıktan sonra, kırmızı ruju ve üzerine aldığı siyah deri ceketi ile oldukça feminen bir görüntüye bürünmüştü. Ayşen aynaya bakıp son bir bakış attıktan sonra kendisindeki özgüven gözbebeklerinden, dik duruşundan hemen anlaşılabiliyordu.

Ayşen’in iç dünyasında aldığı karar ve netlik onu daha özgüven sahibi yapmıştı.

Ayşen, Haluk’la kararlaştıkları yerde buluştular. Bir birleriyle selamlaştıktan sonra, hal, hatır, iltifatlar derken kahvaltılar yapıldı. Kahvaltıdan sonra birer kahve alan çift bu buluşmanın sıradan bir kahvaltı olmadığını anlamıştı.

Haluk söze girdi. “Evet Ayşen’ciğim ben hazırım. Belli ki bir şey demek istiyorsun, bunu her halinden anlayabiliyorum. O sebeple bir an önce anlatmaya başla istersen” dedi.

Ayşen, ” pekala madem anladın, o halde sana anlatmak istediğim bir şey var. Ama seni incitmekten çekiniyorum” dedi.

Ayşen; bilenen büyük bir firmadan baş editörlük teklifi geldiğini söyledi. Orayı denemek ve bunun için evlilik olayını bir müddet ertelemek istediğini söyledi. Haluk’a, evliliğin hayallerinin önünde bir engel olmasını istemediğini, bir birey olarak kariyeriyle ilgili kararları serbestçe almak istediğini, böyle söylerken düğünü, işe alışana kadar kısa süreliğine ertelemeyi düşündüğünü, işi kadar, güzel giden ilişkilerinin de sekteye uğramasını istemediğini söyledi.

Ayşen konuşmasını bitirdikten sonra, Haluk bir derin nefes alıp, “oh be” dedi.

Ayşen, Haluk’a şaşırmıştı. “Neye oh be diyorsun” diye sordu.

Haluk, “ben bir ayrılık konuşması yapacaksın diye bekliyordum. Bu haberi duyunca haliyle bir oh çektim” dedi.

Ayşen, ” sen beni o kadar mı seviyorsun” dedi.

Haluk, “şüphen mi var? Ayrıca ben senin kariyerinde ilerlerken her zaman yanında ve destekçinim, bunu sakın unutma” dedi.

Ayşen, “oh be içim rahatladı. Madem öyle iş çıkışı bu akşam bize yemeğe bekliyorum. Hem babamda Haluk epeydir uğramadı diyordu” dedi.

Haluk, “ben de sevgili nişanlım ne zaman beni yemeğe davet edecek diye bekliyordum” dedi.

Haluk hemen kayınpederi Hasan beyi aradı. “Babacığım bu akşam sizdeyim. Tavlada bir ifadeni alayım” dedi gülümseyerek.

Ayşen ve Haluk gülerek kahvaltıdan sonra işyerine gittiler..

Ayşen, işyerindeki masasını toparlayıp arladaşlarıyla vedalaştıktan sonra eve gitti. Akşam yemeğini Ayşen hazırladı.

Haluk, “Ayşen’e bundan sonra daha sık size gidip geleceğim. Artık aynı işyerinde çalışmayacağımıza göre seni eskisi kadar göremem. Sen de bir an önce işine adapte olmaya bak. Düğünü çok fazla ertelemeyelim” dedi.

Ayşen gülümsedi ve elindeki çizgili pijamaları Haluk’a uzatarak, “giy bunları rahat rahat tavla oynayın babamla, kalırsın bugün” dedi.

Sevgi hanım, herzamanki kek ve hoşafından yapmıştı. Çay da hazırdı. Nazlı’nın nişanlısı Erdinç de gelmişti. Ona da bir çizgili pijama verdiler. Erkekler çizgili pijamalarıyla birer hatıra fotoğrafı çektiker.

Bu akşam çaylar içildi. Kekler yenildi. Keyifli, kahkaha dolu muhabbetler yapıldı.

Hasan bey ve Sevgi hanım kızlarıyla birlikte damat ve torunlarıyla da kocaman bir aile olmuştu.

Aradan beş yıl geçti. Ayşen ve Haluk evlendikten hemen sonra Nazlı ve Erdinç de evlenmişti. Ayşen yeni işyerinde baş editör oldu. Bu sırada üç kitap yazdı. Ve Haluk’la bir kızları oldu.

Nazlı, kpss yi kazanıp bir lisede öğretmenlik yapıyor. Onlarında biri kız, diğeri oğlan ikiz çocukları oldu.

Ezgi ise okulu bitirip, işe girdi. Ayşen ve Nazlı ailesine yakın bir mahallede oturdukları için hemen hemem her akşam ailece toplanıp,yemeklerini yiyip, çaylarını içip, muhabbetlerine kaldıkları yerden devam ediyorlar.

Demet ve Tolga da evlendi. Onlar da her akşam Ayşen’lerle birleşip kaldıkları yerden hayatına devam ediyorlar.

Handan ise Serkan’la oldukça mutlu. Şuan üçüncü çocuk yolda olduğu için Handan karnı burnunda işe gidip geliyor. Tabii ki Haluk, Handan’ın rahat çalışması için gerekliği esnekliği sağlıyor..

Gökçen ise Haluk’un işyerinde baş editör olarak çalışmaya devam ediyor. Aynı zamanda Nedim beyle güzel bir arladaşlık kurdular. Resim yapıp, boş vakitlerinde sergileri geziyorlar.

Ayşen’lerin çekirdek aile olarak devam eden muhabbet dolu hayatlarına aldığı diğer insanlar da onların bu samimi dünyasına dahil olup, kocaman bir aile oldular..

Zaman su gibi akıp giderken Ayşen yeni işyerinde de ayakları üşüdüğü zaman sobasını yakıp, ayaklarını ıstırken yağan yağmura dalıp çoraplarını yakmaya devam ediyor.. Ayşen’in, bu durumuna herkes alışmıştı. Soğuk havalarda ortalığı buram buram “yanık çorap” kokusu sarmaya devam ediyor..

Ayşen’in çıkarmış olduğu son kitabı, “yanık çorap” ise Haluk’un editörlüğünde basıma verildi..

Haluk, Ayşen’e sadece şunu şart koşmuştu. “İş hayatına istediğin yerden devam edebilirsin ama kitapların bizim yayınevinden çıkacak” dedi.

Ve bu her zaman da öyle oldu..

Yazan

Nemozyy

Yorum Bırakın

Name
E-mail
Yorum

Nemozyy © 2023. Tüm Hakları Saklıdır.