42.BÖLÜM

Haluk ve Ayşen bu sabah güzel bir yerde kahvaltıya gittiler. Haluk, Ayşen’e,”hoşgeldin. Şapkan çok yakışmış” dedi.

Ayşen, utandı. “Annem ördü, soğuk havalarda takıyorum işte” dedi. “Sana da şapka çok yakışıyor” dedi.

Haluk,”Ee Ayşen hanım, nereden nereye” dedi. Ayşen,”sormayın Haluk bey” dedi.

Haluk,”ney, Haluk bey mi? Ayşen’ciğim artık işyeri dışında bey demek yok” dedi.

Ayşen,”pardon henüz alışamadım. Haluk diyecektim” dedi.

Haluk,”he şöyle” dedi.

Güzel bir kahvaltıdan sonra Haluk ve Ayşen adliyeye geçti. Bugün Gökçen ile Orhan’ın boşanma davası için duruşması vardı. Arkadaşları olarak Gökçen’i yanlız bırakmadılar.

Duruşma başladı. Gökçen bütün birktirdiği delillerini dosyaya sunmuştu. Orhan’ın yaptıkları gün gibi ortadaydı. Gökçen bir an önce Orhan’dan boşanmak istediğini söyledi. Orhan ise mahkemede karısını sevdiğini ve ondan boşanmak istemediğini söyledi. Bu nedenle dava uzadı ve yeni duruşma günü bir kaç ay sonrasına verildi.

Canan’da oradaydı. Gökçen, Canan’ı görünce şöyle boğazını güzelce temizleyip okkalı tükürüğünü Canan’ın yüzüne fırlatıp, hiç bir şey demeden oradan uzaklaştı.

Canan neye uğradığını şaşırmıştı. Yüzünü sildi. Orhan’a koştu, ” ne oldu dava ne oldu” diye sordu.

Orhan, “ertelendi” dedi.

Ayşen ve Haluk, Gökçen’le birlikte adliyeden çıkıp bir yere geçip oturdular.

Ayşen,”Gökçen abla nasılsın?” dedi.

Gökçen,”pişmanım” dedi.

Ayşen,”ne diyorsun Gökçen abla” dedi.

Gökçen,”Orhan’ı daha önce boşamadığım için çok pişmanım. Öyle muhteşem bir duygu ki, gereksiz bir insandan kurtulma düşüncesi. O yüzden keşke daha önce yapsaymışım, bunca sene boşuna bu adama katlanmak zorunda kalmasaydım. İşte buna pişmanım” dedi.

Haluk,”Gökçen, geç olsun ama güç olmasın. Boşver bundan sonrası mühim olan. Hayatını yaşa!” dedi.

Gökçen,”saolun çocuklar” dedi. Ve kalkıp işyerine gittiler.

Handan,”Sezin’e, “sen o gün Serkan’ın cenazesinde ne arıyordun? Serkan neden sana sarılıp ağladı. Nereden bu yakınlık?” diye sordu.

Sezin,”Serkan benim erkek arkadaşım, tabi ki bana sarılarak teselli olacaktı” dedi.

Handan,”ne saçmalıyorsun be!” dedi.

Sezin,”saçmalamıyorum Handan, olanı söylüyorum” dedi.

Handan,”yok şaka yapıyorsun, yooo inanmıyorum sana” dedi. Handan sinir krizi geçiriyordu. Ayşen’ler içeri girdi. Haluk, koştu, ” Handan, Handan, ne oluyor buna”dedi.

Sezin, olan biteni anlatınca mesele anlaşıldı. Handan, Ayşen’e, “sen yaptın değil mi? Bunları sen tanıştırdın? Bunu bana nasıl yaparsın” dedi.

Ayşen,”ben sana bir şey yapmadım. Ben arkadaşıma yani Serkan’a iyilik yaptım. Siz birlikte değildiniz. Serkan’a sorduğumda, Handan’la bir araya gelmem mümkün değil dedi. Sen o hesabı bana değil Serkan’a sormalısın!”dedi.

Handan, öfkeyle kendi odasına geçip hızla kapıyı çarptı. Hemen Serkan’ı aradı. Ağzına ne geliyorsa saydı, söyledi. Serkan,”bitti mi Handan. İşte seninle bu nedenlerle olmazdı. Benim bu saatten sonra hızura ihtiyacım var. O nu da senle bulmam mümkün değil” dedi.

Handan yıkılmıştı. Haluk’la, Ayşen’i de duysa herhalde çıldırırdı.

Tolga, Demet’le telefonda konuşuyordu. Demet’e olan biteni anlatırken ” burası Dallas gibi yeminle” dedi. Demet, “oo desene işyerinde olaylar olaylar. Ne güzel işte hiç sıkılmıyorsunuzdur. Her güne yeni bir olay” dedi.

Nazlı, kurs çıkışına gelen Erdinç’i görünce şaşırdı. Nazlı, “burada ne yapıyorsun? dedi. Erdinç,”yarın isteme için bir kaç alışveriş yapalım” dedi. Ve alışverişe çıktılar. Erdinç’e takım elbise bakıyorlardı. Nazlı’ya da güzel bir elbise.

O sırada kadının biri Erdinç’i görünce ona bir anda hakaret etmeye başladı. “Sen nasıl adamsın, nasıl beni bırakırsın. Bula bula bu çirkini mi buldun?” saydı da saydı. Erdinç,”Aynur hanım lütfen sözlerinize dikkat edin. Yoksa güvenliği çağıracağım, lütfen buradan gider misiniz?” dedi. Kadın zorluk çıkartınca, Erdinç mecbur güvenliğe haber verdi. Kadını oradan uzaklaştırdılar.

Nazlı, korkudan yaprak gibi titriyordu. Nazlı, “Erdinç, az önce burada ne oldu, ben hiç bir şey anlayamadım. O kadın kimdi, senden ne istyor” dedi.

Erdinç, “Nazlı’cığım önce bir sakin olur musun? Şöyle geç otur, şu suyu da iç. Herşeyi anlatacağım. Bu kadın benim hastamdı. Eşinden boşanmış, ruh sağlığı da pek yerinde olduğu söylenemez. Bir kaç defa gitti geldi hastaneye. Zaman içerisinde bana karşı bir takım duygular beslemeye başlamış. Sonra saplantılı bir şekilde beni rahatsız etmeye başladı. Hatta o kadar ki bana yaklaşamasın diye hakkında uzaklaştırma kararı dahi aldırdım mahkemeden. Kendi iç dünyasında ne yaşıyorsa, benimle sev gili olduğunu sanıyor. Kısacası hasta ve benim onunla hiç bir alakam yok” dedi.

Nazlı, Erdinç’in doğru söyledğini biliyordu. Kadının her halinden anormal olduğu anlaşılıyordu zaten. Ama Nazlı çok korkmuştu.

Erdinç, Nazlı’ya, “böyle şeyler senin canını sıkmasın. Bak yarın bizim için çok özel bir gün, hadi toparlan alışverişimize devam edelim” dedi.

Nazlı ve Erdinç bir mağazaya girdiler. Önce Nazlı’ya elbise baktılar. Bir elbiseyi çok beğenen Nazlı, kendi bedeni kalmadığını görünce orada çalışan görevli kıza seslendi. Fakat o da ne! Ezgi….

Nazlı,”Ezgi senin ne işin var burada?” dedi.

Ezgi, “Nazlı okuldan sonra part-time burada çalışıyorum. Harçlığımı çıkartıp, hayata hazırlanıyorum. Babama yük olmak istemiyorum” dedi.

Nazlı,”iyi de güzelim bunu bize neden söylemedin?” dedi.

Ezgi, “babam izin vermezdi o yüzden. Ve sen de evdekilere bir şey söyleme Nazlı. Sen de Erdinç abi. Ben üç yıldır burada çalışıyorum ve okulumu da hiç aksatmadım. Şimdi Nazlı sana istediğin beden elbiseyi vereyim. Müşteri velinimetimizdir” deyip gülümsedi..

Erdinç,”Valla Nazlı’cığım, Ezgi çok sorumluluk sahibi ve yaşıtlarından çok daha olgun bir kız, doğrusu ben bu çalışkanlığını takdir ettim” dedi.

Ayşen, Haluk’u da yarın akşam isteme törenine davet etti. Haluk, “zaten gelecektim. Hem Hasan amca hem de Erdinç beni çağırmıştı” dedi.

Ayşen, “oo ne çok sevenin varmış. İyi o zaman ben biraz erken çıkıyorum, yarın için evdekilere yardım etmem gerek” dedi.

Ayşen, “işyerinden çıktığında gökyüzüne baktı. Bulutlar bakalım bana ne diyor” dedi. Ayşen,”yüzük görüyorum” deyip gülümsedi. “Nazlı’nın yüzüğünü gördüm” dedi.

Hızlıca başlayan yağmur sonrası, Ayşen, Ezgi’yi almaya gitti. Ama Nazlı’yı orada görünce çok şaşırdı.

Nazlı, “Ayşen senin burada ne işin var? Tabi ya sen Ezgi’nin burada çalıştığını biliyordun” değil mi?” dedi.

Ezgi,”Nazlı valla bak Ayşen ablam da tamamen tesadüf öğrendi, o yüzden sadece o biliyor. Bazı zamanlarda da böyle beni iş çıkışında almaya geliyor” dedi.

Nazlı, “sizinle evde görüşeceğiz” dedi. Ayşen, “Nazlı Erdinç’le mi geleceksin yoksa biz Ezgi’yle gidiyoruz” dedi.

Nazlı, “siz gidin bizim daha işlerimiz bitmedi” dedi.

Ayşen ve Ezgi eve geldi. Tam arabadan indiler ki, Gökçen’in kocası Orhan Ayşen’in arkadan boğazını sıkıp, ” Gökçen’in nerede kaldığını sen biliyorsundur, çabuk bana yerini söyle, yoksa seni şuracıkta boğarım” dedi.

Ayşen, “Orhan abi bırak, boğazımı sıkıyorsun. Ben hiç bir şey bilmiyorum” dedi.

Ezgi, “o sırada avazı çıktığı kadar imdat çığlığı atınca, babası Hasan baalkona koştu. Hemen polise haber verdiler. Hasan aşağıya inip, Orhan’ın elinden Ayşen’i, Ezgi ile kurtardı.

Gökçen, Haluk, Erdinç, Nazlı herkes eve koştu. Ayşen’i sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Orhan, tutuklanmıştı.

Gökçen, “ben nasıl bir psikopatla yıllarca yaşamışım. İnanamıyorum bu olan bitene” dedi.

Haluk, “Ayşen bundan sonra o adam bir daha böyle bir şeye cesaret edemez, ben bırakırım seni akşamları” dedi.

Demet’lerde geçmiş olsuna geldi.

Arkası Yarın

Yazan

N.B

nemozyy

 

 

 

 

 

 

Yorum Bırakın

Name
E-mail
Yorum

Nemozyy © 2023. Tüm Hakları Saklıdır.