Hayatın iniş ve çıkışlarıyla bir bütün olduğunu unutmayın. Acısıyla tatlısıyla yaşadığınız hayata sahip çıkın. Herşeyi elinizde tutup kontrol emeye çalışmak, mükemmeli yakalama çabası sizi herşeyden ve herkesten çok yorar.

Mükemmelliyetçi yaşam şeklini benimseyen insanlar her şeyin en iyisine, en mükemmeline sahip olmak için uğraşırken bir taraftan da hiç hata yapmamak için çok çabalarlar. Yanlışa, hataya hayatlarında yer yoktur. Her şeyin “En” olanını yapmak ister. En başarılı, en yetenekli, en yakışıklı/güzel, en zengin, vs…
Mutlu insanlara baktığınızda mükemmelliyetçi insanların sandığı gibi herşeyde kılı kırk yarmazlar. Olanı olduğu gibi kabul edip orada takılmadan hayatına devam eder ve bulundukları yerden hareket ederek hep bir adım daha ileriye doğru gitmeye çalışırlar. Bir şey olmuyorsa diğerini denerler. Ve mükemmelliyetçilikte ısrar etmezler.



Mutluluk da mutsuzlukta sizin kafanızın içindeki düşüncelerinizde gizlidir. Nereye giderseniz gidin, ne yaparsanız yapın düşünce yapınız “mutlu olmaya” endeksli değilse mutlu olamazsınız.



Bazı insanlar kendine dert üretme noktasınsa oldukça başarılıdır. Hiç bir yer hiç bir makam daha doğrusu sahip oldukları hiç bir şey onlara yetmez ve bundan memnun olmazlar. Hep bir sonraki adımı düşünüp daha iyiye sahip olma iç güdüleri elindekilerinin kıymetini bilmeden sahip olamadıklarının peşine düşerek mutsuzluklarına neden olur. Bu sağlıklı bir ruh hali değildir. Teşekkürden ve şükürden uzaklaşmak her geçen gün tatminsizliğin artmasına neden olur. Oysa sahip olunan sayısızca güzellik hayatınızın içinde size sunulmuştur. Marifet bunları görebilmektedir.



Siz kafanızda ne kadar kurarsanız o kadar sorunları büyütürsünüz. Esasen mutlu olmak veya sahip olduklarınızla mutlu olmak sizin olaylara nereden baktığınıza bağlığıdır. Yani bakışaçınızı değiştirmediğiniz sürece olaylar silsilesinde tepkileriniz ve sonuçları hep benzer olacaktır.
Bir insanın öncelikle bu hayatın geçici bir tarafı olduğunu iyi özümsemesi gerekir. Bazı konularda karar veremiyor o konu üstünde yıllarca düşünüyoruz. Hayati meselelerde elbette düşünmek gerekir. Ama herşey kararınca olursa güzel olur. Uzun düşünmek bazen bir çözüm olamazken verilen bir karar, alınan aksiyon bazen düşünmekten çok daha yararlı bir sonuç verebilir. Ne demiş atalarımız “Akıllı düşünene kadar deli karşıya geçer.” İşte bu noktaya gelecek kadar işleri dallandırıp budaklandırmamak ve insanlardan çok da fazla görüş almamak gerekir diye düşünüyorum. Her insanın bir alem olduğunu düşünürsek herkesin olaylara bakışaçısının farklı olacağı aşikardır. Hal böyle iken çok kişiye danışmak olaylar karşısında kafanızın daha da karışmasına neden olacaktır. Aldığımız kararların arkasında durmayı becerebilirsek başarısızlıklarımızı da severiz.



Hayat iniş ve çıkışlarla, deneme yanılmalarla, hatalarla, başarılarla bir bütündür. Sıfır hata yapma isteği kişiye stresli ve mutsuz bir hayat sunabilir. Kaygı oranının yükselip anksiyetesinin en üst düzeyde gelişmesine neden olabilir. O nedenle insan olduğumuzun ve hata yapmanın insanlığın doğasında olduğunu farkına vararak mükemmelliyetçiliği bir kenara bırakabiliriz. Bu da bize daha güzel daha mutlu bir hayat sunar.
Mutluluk ve mutsuzluk bakışaçımza göre değişecektir.
Hep mutlu kalmanız dileğiyle… Sevgilerimle…